Bekle..... Bekle..... Bekle.....
Daha çok beklersin.
Beyaz Atlı prensi beklemek, ya da kulede şimdiye kadar senin için saklanmış olan prensesi aramak için yıllarını harcadın, harcamaya da devam ediyorsun. Ne oldu? Elde var sıfır. Hem de kocaman.Aslında şimdiye kadar hayatına giren kurbağalarda ya da külkedilerinde ne güzellikler vardı, ama sen görmeyi bilemedin. Ya da gördüğün zaman çok geç kalmıştın. Bencilliğin yüzünden hem kendi hayatından kaybettin, hem de kurbağayı öperek prens haline dönüştüremedin. Ya da külkedisine, camdan ayakkabısını giydirerek onu bir prensese dönüştüremedin. Kısacası son treni de kaçırdın. Anlayışlı olsaydın, anlamaya çalışsaydın ya da sabırlı olsaydın, şimdiye kadar çoktan şatoda yaşamaya başlamış, yeni veliahtlarını kucağına almış olacaktın. Nerdeeee. Sen daha otur bekle. Hırsından, at gözlüğü takmışlığından göremedin ondaki güzelliği.
İstedin ki senin dediklerini yapsın, istedin ki sen ne dersen o olsun, zannettin ki hayat yarışında sevmeyi bilen, doğru olmayı bilen tek sensin.Ama değilsin. Kuledeki akıllı prenses, paraşütle atlayıp, senin bencilliğinle ördüğün duvarlarından kurtuldu. Az kalsın ömür boyu hapis kalacaktı. Küçük kurbağa senin ego denizinde boğulmaktan son anda kurtardı kendini. Şimdi sen yalnızlığın kulesinde, elinden kaçıracağın bir başka kurbağa, bir başka kule prensesi aramaya mahkum oldun. Artık sana kasabanın cadıları bile yardımcı olamaz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder