31 Ağustos da Emel, David, Anthony, Kerem ve benden oluşan muhteşem beşli Notting Hill deki karnavala gittik. Karnaval 1966 dan beri duzenleniyormus. Çok renkliydi. Eger 30 Agustos da gıtseydık, cocuklar icin olanına katılmıs olacaktık. Bence kayıp değil. 31 Ağustos da yetişkinler için olana katılmak heyecan vericiydi. Kostümler son derece renkli ve şaşırtıcı idi. Gelenlerin bir çoğunun kostümlerini kendilerinin tasarladığını düşünürseniz karnavalın en yaratıcı insanları arasında değildim. Beyaz bir bluz ve kot pantolonumla son derece sıradandım. Yine de benim gibi olanlar yok da değildi. David her ne kadar cep telefonundan ayrılmayı o günde başaramasa da, müziğin sesinden ve kalabalığın uğultusundan çalan cep telefonunu duymasına imkan yoktu ve bu bende inanılmaz bir zafer hissi yarattı. Günün sonunda telefonunda beş adet cevapsız çağrıyı bulduğunda, yüzünün aldığı ifadeye katıla katıla gülmemek için çok direndim. Sizi bilmeme ama cep telefonlarından asla hoşlanmadım ve hoşlanmayacağım da. Acil durumlarda hızır gibi imdada yetişmelerini takdir etmiyor değilim ama benim ruhumda başkalarına bağımlı hareket etme baskısı yaratıyor. Nasıl mı? Şöyle ki.. Patronunuzun aradıgını düşünün, cevap vermeyecek misiniz? Hadi vermediniz için için kendinizi yemeyecek misiniz? Cevap vermeseniz ertesi gün "Sana ulaşamadım" sitemini işitmeyecek misiniz? Oysa ben patronumla çalışmadığım zamanlar konuşmak zorunda olduğumu düşünmüyorum. O aksini düşünse bile. ( Laf aramızda çalıştığım zamanlar her gelen çağrıyı cevaplıyordum) Karnavala dönelim... Açıkta yemek satılıyor olmasına rağmen biz bunu tercih etmedik. Montgomery Place adlı bir restaurant da Tapas yiyerek bira içmeyi tercih ettik. Çok cici bir yerdi. Fiyatlar da gayet uygun. Kokteylleri ve dünyanın bir çok yerinden getirdikleri şarapları son derece ünlüymüş. Garsonun bize söylemesi. Yiyecekler harikaydı ve detaylara verdikleri önem gözümüzden kaçmadı. Ruh hallerimize gelince....
Anthony tüm gün boyunca sigarayı bırakmak için gideceği terapistin eski kız arkadaşı olmasının, olayın bütününü olumsuz etkileyip etkilemeyeceğini sorgulayıp durdu. Üç ay önce ayrıldıklarını düşünürsek, kendisine daha çok sigara içeceğini telkin edip bir daha bu konuda konuşmamasını sağlamış oldum. Emel karnaval ile ilgili en kıyıda kuytuda kalan ayrıntıları sıralamaya başladı peşi sıra.( Ne de olsa o hep görmediklerimizi görür) Mesela tuvaletlerden çıkan sarhoş bir adamın iki adım attıktan sonra pantolonunun dizlerine doğru kaydığını ve penisinin ortaya çıktığını aramızda tek gören o. Ona da "Sana gözüküyorlar" dedim. Biliyorum o gün tüm gerginliğim ve cadılığım üzerimdeydi. Bu arada Kerem'in Emel'e nasıl baktığı da gözümden kaçmadı ve çok şaşırdım. Bunu şimdi irdelemeyi reddediyorum. Ama hafifletici sebebim olmasa bunu asla yapmazdım. Ne de olsa işsiz olduğum için, arkadaşlarım ve sevgilim bana biraz anlayış, biraz acıma ve biraz vs.vs ile baktıklarından, tüm hafta boyunca tersliklerime göğüs gerdiler. Eee ne demişler Dostlar ne içindir ???
Bencil mi ?? Ben mi???!!!
12 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder