17 Ekim 2009 Cumartesi

Yangın anında kurtarılacaklar..


Evlerin dışından baktığımızda sadece bir bina iken, içeri girdiğimizde onları yuvaya çeviren bizlerizdir. Kendimizi yansıtabilecek, hatıralarımızdan harmanlanmış objeler kullandığımız, en önemlisi benimseme duygusunu özgürce yaşayabileceğiniz binalar yuvadır. Hele bir de çevrenizde bu yuvayı zengin hale getirip, paylaşımlarla onu daha da sıcak bir hale getiren sevdiklerimiz var ise ne mutlu bize. Emel, yangında evini kaybettiği zaman, madden bir kayıp yaşamadı. Çünkü evi sigortalıydı. Fakat haftalarca, yangında kaybettiği, hatıralarını, geçmişini, kendisini yansıtan eşyalarını bir bir dile getirdi ve çok ağladı. Bazen bunu düşündüğümde çevreme bir göz gezdiriyorum. Evimde yangın çıksa ilk neyi kurtarırdım diye. Tamamını..

Evet tamamını kurtarmak gibi bir aptallığa düşmek canımdan olmama sebep olacaktır ama içimdeki duygu ve tek cevap bu. Tıpkı sizlerin evlerinin sizleri yansıttığı gibi. Dekorasyon site ve dergilerini ben de karıştırır dururum. Bazen fotoğrafların bütününe hayran kalırken, bazen de sadece alıntıları yaparım. "Hımm şu abajur güzelmiş, sehpanın rengi farklı olsa iyi olurdu, yerdeki halının deseni harika" gibi...
Hangi eşyaya, hangi köşeye baksam aklımda bir hatıra beliriveriyor.
Telefon - David ile ilk çıkmaya başladığımızda saatlerce telefonun başından ayrılmayıp aramasını beklediğim geceler
Mutfak kapısının önünde duran portmanto - Küçük bir ev partisinde arkadaşlarımın birinin sarhoş olup, portmanto ile dans etmesi
Holdeki ayna - Emel'in sokağa çıkmadan önce mutlaka çantasından rujunu çıkarıp aynada tazelemesi
Banyodaki kirli sepeti- Kedilerimin sürekli ( ben her ne kadar vazgeçirmeye çabalasam da ) kirli sepetinde uyuması.
Yemek masasının köşesindeki sigara yanığı- Kül tablası alana kadar masamın üzerine bıraktığım sigaradan kaynaklı tabii... Sanki sigara ile mutfaga gidemez mişim gibi.. O gün David'in iş yerine çiçek göndermiştim





Ve daha belki de onlarcası, yüzlercesi..
Dilerim kimsenin evi bina olarak kalmaya mahkum olmaz.

Hiç yorum yok: