17 Ocak 2011 Pazartesi

HANIMIN ÇİFTLİĞİ


Son beş yıldır, ekranlarda bir dizi trafiği hırla sürüp gidiyor. Bir çok kişiye iş olanağı sağlamasının yanı sıra, Hollywood ve Bollywood arası bir yerlerde bir sektör oluşmaya başladı. En çok tartışılan konu ise, kitapların dizi olarak ekrana uyarlanması.
Milyonlarca seyirciyi ekran başına toplayan Aşk-ı Memnu, Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü bunlardan sadece birkaçı. Kitapları okuduktan sonra diziyi seyredenler arasında “Kitapla hiç alakası yok, hiç beğenmedim.” diyenler de var, ya da dizinin müptelası olana kadar kitabın kapağını açmamış olup, diziyi çok beğendikleri için koşa koşa gidip kitabı satın alanlar da var. Ben çok sadık bir dizi izleyicisi olmasam da, takip ettiklerimin arasında özellikle oyunculuk ve yönetmen açısından ayakta alkışladığım tek dizi rahmetli Orhan Kemal’in kitabından ekranlara taşınmış olan, “ Hanımın Çiftliği” oldu. Ya da anlamsız rating savaşlarından yenik çıkmış olan “Deli Saraylı”
Kitaba ne kadar sadık kalınması gerektiğinin cevabının çok kesin hatlara sahşp olduğunu sanmıyorum. Nasıl, bizler kitabı okurken aldığımız mesaj veya haz, kendi karakterimizle doğru orantılı ise, yönetmenin gözünden izlediğimiz dizilerin de aynı oranda renklilik, çeşitlilik ya da farklılık yaratmasının normal olduğunu düşünüyorum. Diziyi izlerken, senaryo aşamasından yazardan destek alınamadığını düşünürsek aslında ( çünkü ekranlarda izlediğimiz bir çok dizinin yazarı bugün aramızda değil.) senaristlerin ve yönetmenlerin bıçak sırtında yürüdüklerini ve bir anlamda kariyerlerini ortaya koyarak, bu işe kalkıştıklarını unutmamak gerek. Yazarın gözünden görebilmek, onun vermek istediği mesajı ortaya koymak istediklerini ekrana, onun kaleminden ekranlara yansıtabilmek kolay bir iş olmasa gerek.
Türkiye’de kitap okur sayısının binde bir olduğu günümüzde, bu dizilerin kitap satışlarında artışa sebep oldukları, okuma alışkanlığını körüklüyor olmasından ötürü mutluluk verici. Örneğin Kurtlar Vadisi dizisinde Ömer Lütfi Mete’nin “Allah’sız müslümanlık” kitabının gözüktüğü hafta, kitap onbin adet satmış.
Sadece bu sebepten ötürü, dizilerin ekrana uyarlanmasında fayda olduğuna inanıyorum. En azından hak ettikleri değerleri asla yeterince görememiş olan bu eserlerin, tozlu raflar arasından gün ışığına çıkmalarına sebep oluyor.

Hiç yorum yok: