11 Mart 2011 Cuma

AYRILIK ÇANLARI ÇALINCA


Geçen hafta bir cafe’de oturmuş tembellik hakkımı kullanırken, yan masada oturan iki tane hanımın konuşmasına kulak misafiri oldum. Otuzlu yaşlarını süren bu iki hanımın bir tanesi sevgilisinden ayrıldığının haberini veriyordu arkadaşına. Arkadaşı, ayrılığın nasıl gerçekleştiğinin detaylarını iz süren bir dedektif gibi sorgularken, ben de dünyadaki en meraklı insanmışım gibi dinlemeye koyuldum. Ayrılan hanım mekan ve zaman detaylarını verdiktn sonra ekledi ‘ Arkadaş kalmak istediğimi söyledim o da kabul etti.’ Benim için zaten filmin koptuğu nokta bu oldu. Onlar konuşmaya devam ettiler ama ben kendi beynimin labirentleri arasına keskin bir u dönüşü yapıverdim.
Oldum olası ayrıldıktan sonra dost kalabilen eski aşıklara hayretle bakmışımdır. Gıpta ile değil. Garip gelmiştir. Yaşanmışlıkların üzerine süngeri çekip, çok farklı bir boyutta birbirlerini kabul edebilme olgunluğunu gösterebilmek nasıl bir duygudur acaba? Genellikle, ayrılığa geçerli bir açıklama getiremediğimizde, kullanılan bir numaralı bahane de ‘Arkadaş kalalım!’ dır.
Bu sözden sonra illa ki, bir kişinin kalbi kırılacaktır. Bir kalbi kıran ve bir kalbi kırılan. Kısacası elde var bir kırık kalp. Eğer bu söz kalp kırmamak için söyleniyorsa nasıl oluyor da birinin kalbi kırılıyor o zaman? Kim kimi kandırıyor? Bu sözü sarf ederek, vicdanını rahatlatarak arkadaşlığını karşı tarafa lütfeden kişi, ayrılmak istediği sevgiliye son bir jest mi yapıyor bunu söyleyerek? Ya da arkadaşsız kaldığı için, sevgili hanesindeki sayıyı azaltarak, arkadaş hanesine bir ekleme mi yapmak istiyor? Bu soruya mantıklı cevap verebilenlerin eski sevgilileri ile dost kalmayı başarabildiklerine inanıyorum. Merak ettiğim sevgili iken hissedilen duyguların, dost olunduğunda gerçekten buharlaşarak yok olup olmadığı. Yoksa acaba yüreklerin derinliklerine bunu gömerek, maske takıp sahtekarlığa mı bürünüyor insanlar? Hatıralar nasıl yüreği teğet geçiyor ? Beyin süzgeci nasıl oluyor da farklı bir boyutta var olmayı başarabiliyor? Zor olmalı.
Gönül yarasını sarmak için ne kadar bir süre geçer ki hemen arkadaş moduna geçilebilir ? Gerçekten bunu başarabilen insanlar varsa hayret ediyorum. Sevgili olarak hayatınıza katmak için bu denli çaba gösterdiğiniz kişiyi, ne diye arkadaş sınıfına sokmaya çaba gösterir ki insanlar? Arkadaş olmak bu kadar kolay mı? Sırrınızı, zayıflıklarınızı, sevinçlerinizi paylaşacağınız eski sevgiliden bozma bu yeni arkadaş ne kadar güvenilir olur ki?
Yürekten çıkarabildiğiniz, beynin kıvrımlarından atabildiğiniz kişi neden hayatınızda yer tutmaya devam etmeli ki? Bunun gerekli olduğuna inanmıyorum açıkçası.
Yaşanmışlıklar güzelce rafa kaldırılabilmeli bence. Hayatlarımızdan çıkardığımız sevgililer, güzel bir anı olarak sürdürebilmeli hayatlarını. Bunu başarabilmiş eski sevgililer zaten arkadaş olmak için hayatınızda yer almak için çırpınmayacak kadar olgun ve kendilerine saygı duyan insanlardır. Harici ise zaten hayatınıza dahil olmayı hak etmezler. O yüzden ayrılırken dahi eski sevgiliye saygı göstererek ayrılmayı bilelim. “Sen benim için çok değerlisin, seni tam olarak kaybetmek istemiyorum artık arkadaş kalalım.” şeklinde bitirdiğiniz ilişkiden inanın bana, size ne eski sevgili, ne yeni arkadaş çıkar benden söylemesi.

Hiç yorum yok: