3 Eylül 2011 Cumartesi

BAŞUCU NOTLARI

Beni tanıyanlar bilir. Okuduğum kitabı eğer beğendiysem mutlaka o kitabı dostlarla paylaşır onlara da tavsiye ederim. Aynı heyecana, mutluluğa ya da aynı derse ortak olmaları için. Hele bir de kitabı en az benim kadar beğendilerse değmeyin keyfime. Son yıllarda, okuduklarımdan aldığım notlardan oluşan defterlerin sayısı iyice artmaya başladı. Bu notları yeniden okuduğumda, son derece bilge birinin hayat dersine katılmış gibi hissederim kendimi. Bu derslerin yararını mutlaka görmüşümdür. Başucu notlarının ilki olan bu yazımda sizinle bazılarını paylaşmaya başlıyorum. Zaman zaman ‘Başucu notları’ na kaldığımız yerden devam edeceğiz.

PAULO COELHO – SİMYACI

Bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar.

Bir şeye karar vermek başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.

Yüreğini dinlemek zorundasın; çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.

JOHN STEINBECK – FARELER VE İNSANLAR

Burada birinin geceleyin oturup kitap okuduğunu veya düşündüğünü göz önüne getir. Bazen arpacı kumrusu gibi düşünür; ama düşündüğü doğru mudur, değil mi, söyleyecek bir can bulunmaz yanında. Bir şey görecek olsa, gerçek mi, değil mi, bilemez. Yanında oturan birine dönüp sen de görüyor musun bunu, diye soramaz. Hiçbir şeyden emin olamaz. Bir ölçü yoktur elinde. Burada neler gördüm ben. Sarhoş da değildim. Uykuda mıydım, bilmiyorum. Yanımda biri olsaydı, rüyanda görmüşsün sen onu, derdi, ben de artık düşünmezdim. Ama şimdi bilemiyorum.

OSCAR WILDE - DORIAN GRAY’IN PORTRESI


İnsanoğlu bedeniyle ya da kafasıyla başkalarından ayrıldı mı, uğursuzluk peşini bırakmaz.

Sıradan kadınlar insanın düş gücünü hiç etkilemez. Yaşadıkları zaman sınırları içinde kalırlar. Hiçbir ışık başka biçime sokmaz onları. Şapkaları gibi kafalarının içini de görürsün. Nerede istersen bulursun onları. Gizemden, anlaşılmazlıktan yoksundurlar. Sabahleyin parkta atla gezerler, öğleden sonra da çay toplantılarında çene çalarlar. Gülümseyişleri modaya göre, davranışları modaya göredir. Tabak gibi ortadadırlar.

Hiç yorum yok: