23 Ekim 2009 Cuma

Sarı Sayfa Cinayeti

Konu kitap olunca, içimdeki canavar uyanıyor. Ele geçirmek, sahiplenmek hırsı ile yanıp tutuşuyor. Böyle anlarda, ona bir kurban yetmiyor. En az beş ya da altı kitabı sipariş ettikten sonra ( Online alışveriş yapmayı tercih ediyor) , sıkıntılı bir bekleyiş dönemine giriyor. Bu dönemde en çok zarar gören,kargo şirketi oluyor. Canavar, titreyen parmaklarına hakim olmaya çalışarak, telefonun tuşlarına tek, tek basıyor. Ama çok heyeceanlı olduğu için, ilk seferinde hep yanlış numara çevirmiş oluyor. Burnundan soluyarak, kargo şirketinin numarasını yeniden çeviriyor. Yaklaşmakta olan avının kokusunu duyabliyor. Kurbanının tam olarak teslim tarihini öğrendikten sonra, o kutsal tören için kendini hazırlıyor.
Yatak odasında, başucunda duran gece lambasının tozu her zamankinden daha itina ile alınıyor. Daha sonra da komodinin. Her ikisi de kaderlerine boyun eğerek, bu işkencenin sona ermesini bekliyorlar.
Her şey yerli yerine konulduktan sonra, canavar sıradaki kurbanı olan, kargo şirketinin elemanını beklemeye koyuluyor. Salondaki perdeyi, gözükmeyecek kadar aralayarak, sokağı izlemeye başlıyor. Az sonra beklediği araba, caddenin başında gözüküyor. Yüzüne haince bir gülümseme yayılıyor. Sokak kapısına doğru ağır adımlarla ilerledikten sonra, kapının çalınmasını bekliyor. Geçen her saniye, bir yıl gibi gelse de birazdan kurbanı ile başbaşa kalacağını bilmek onu daha da heyecanlandırıyor. Adamın ayak sesleri gittikçe daha yakından duyulmaya başlanıyor. Başına geleceklerden habersiz, kolunun altına sıkıştırmış olduğu küçük kutu ile, merdivenleri çıkmakta olan kargo elemanı, canavarın bilmediği bir şarkı mırıldanıyor.
Az sonra kapı çalındığında, canavar avına bir şey belli etmemek için yüzüne takındığı sahte bir gülümseme ile kapıyı açıyor. Kargo elemanı da, başına geleceklerden habersiz canavara karşılık veriyor.
Cebinden çıkarttığı bir kağıt parçasını canavara uzatarak imzalamasını istiyor.
" Teslim alan, yazılı yerin üst kısmını imzalar mısınız lütfen?"
Canavar ses çıkarmadan genç adamın gözlerine bakıyor. Onun gözlerindeki ışığa bakıyor. Yaklaşık beş saniye sürecek vahşetten sonra, genç adamın gözlerinde sönecek olan ışığa bakıyor. Ama endişelenmiyor. Çünkü paketin içindekileri okumayı bitirir bitirmez yeniden sipariş vereceğini biliyor. Ne de olsa dört tane kitabı okumak, uzun sürmeyecektir. Kısa süre sonra düşüncelerinden sıyrılarak, genç adamın elinde tuttuğu kağıdı, yüzünde hain bir gülümseme ile alıyor. Diğer eli ise cebindeki cinayet aletini kavrıyor. Heyecandan nefesi sıklaşıyor ve şimdiden bir sonraki avlarının heyecanı ile yanıp tutuşuyor. Cebinde tuttuğu, sivri uçlu, gümüş rengi kalemi çıkardıktan sonra teslim formunu imzalıyor.
Böylece bir kargo elemanı daha tarihe karışıyor.
Sevinçle paketi açarak, yatak odasına yöneliyor. Aldığı kitapları, itina ile komodinin üzerine dizdikten sonra tek tek inceliyor, sayfalarını kokluyor, resimlerine bakıyor. Akşamın geç saatlerinde, kendisini bir sonraki cinayetine yaklaştıracak olan kitaplardan bir tanesinin, sayfaları arasında kayboluyor.

İşte canavarın başucunda sonlarını bekleyen kitaplar


1 yorum:

...Aslı Cadısı... dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.